Zafer Ciltevi olarak yılların tecrübesiyle yüksek standartlarda kitap ciltciliği hizmeti sunuyoruz. “Kitap ciltcisi” arayışlarınızda modern ve klasik tarzda ciltleme hizmeti sunuyoruz. Kitaplarınız, dökümanlarınız ve tüm basılı eserlerinizi ciltliyoruz.
Orta Asya’da Türklerin kitap cildi yaparken deri kullandıklarını ve
deri üzerinde bir takım madenler kullanarak süsleme yaptıklarını
İngiliz A.Stein ve Fransız P.Pelliot isimli araştırmacılar tarafından
gerçekleştirilen Bin Buda (Tung Huang) mağaralarında yaptıkları
kazılar neticesinde öğrenmekteyiz.
Yine ilk Türk ciltlerinin 7.ve 8.yüzyıllarda Doğu Türkistan’da yaşayan
Uygur Türklerince yapıldığını, Kara Hoca kazılarında bulunmuş ciltli
kitap örneklerinden anlıyoruz. Uygur Türklerinin İran’a ve Halife
Mutasım zamanında Samerra’ya (Irak) gelmelerinin, ciltçilik sanatının
bu bölgelerde yaygınlaşıp gelişmesinde etkili olduğu bilinmektedir.
Orta Asya’ya mahsus bir sanat olan ciltçilik Türklerin İslâmiyeti
kabulü ile birlikte büyük gelişme göstermiş, Türk cilt sanatının
gelişimine Osmanlı Sarayı’nın özellikle büyük etkisi
olmuştur.16.yüzyıldan itibaren Osmanlı ciltçiliği Türk ve İslam
sanatının en büyük temsilcisi olarak varlığını 20. yüzyıla kadar
sürdürmüştür.
Osmanlı Devleti’nde serbest olarak çalışan ciltçi esnafının yanında
bir de Topkapı Sarayı’nda, Saray kütüphanelerinin ve resmi dairelerin
cilt işlerini yapan “Cemaat-ı Mücellidan-ı Hassa” adlı bir teşkilat
kurulmuştur. Serbest esnaf olarak çalışanların, “Ehl-i Hiref
Teşkilatı” içinde bir loncaları vardı ve usta-kalfa-çırak ilişkisi
sürdürülüyordu.
Saray ciltçilerine ser mücellit (baş ciltçi), ser bölük (bölükbaşı),
ser oda (odabaşı), ser kethüda ya da kethüda gibi unvanlar verilmişti.
16.yüzyılın başından 18.yüzyılın sonlarına kadar Topkapı Sarayı
mücellitleri arasında Yedikuleli Alaettin Mehmet Çelebi, Süleyman
Çelebi, Kara Mehmet, Mehmet Yadigâr, Mehmet Abdi, Pir Davut, Cafer
Eyyubi, Ali Yusuf, Süleyman Emektar, Hasan Bin Ahmet, Mehmet Halife,
Hatif Ali sayılabilir. 18.yüzyılda yaşamış ünlü tezhip ve lake ustası
Ali Üsküdari de dönemin ünlü ciltçileri arasında sayılmaktadır.
Ciltler; teknik özelliklerinden çok malzemelerine ve süslemelerine
göre birbirinden ayrılmış ve Hatayi, Herat, Arap, Halep, Rumi,
Mağribi, Memluk, Türk, Lake, Buharayı Cedit gibi üsluplarda
yapılmışlardır. Arap, Memluk, Rumi ve Mağribi üslupları 13. ve 14.
Yüzyıla kadar büyük gelişme göstermiş, Hatayi ve Herat üsluplarının
klasik tarzda gelişmesi 18. yüzyıla kadar devam etmiştir.
Klasik üslup olarak adlandırılan bu iki üsluptan Hatayi, Buhara,
Kaşan, Şiraz, Diyarbakır, Bursa ve Edirne’de gelişimini sürdürmüştür.
17. yüzyıldan sonra klasik cilt tarzı yerini yeni üsluplara
bırakmıştır. Çiçek resimlerinin stilize edilmesiyle İran’da gelişen
“Şuküfe” üslubu yanında insan ve hayvan tasvirlerinin üzerine vernik
sürülmek suretiyle “lake” üslubu doğmuştur.
18.yüzyılın sonlarına doğru Türk cilt sanatında “Barok” ve “Rokoko”
üslupları ile Batı ciltçiliğinin etkileri görülmüştür. Osmanlı
Ciltlerinde manzara, arabesk ve canlı motiflerine rastlanmaz. En çok
bulut, penç, yaprak, gonca, nilüfer yaprağı, ıtır yaprağı, gül gibi
motifler kullanılmıştır. Memluk Selçuklu ciltlerinde ise stilize
edilmiş motiflerle birlikte arabesk motiflerine de yer verilmiştir.
Bu meslekte demirbaş olan malzemelerle demirbaş olmayan malzemeler
vardır. Demirbaş olarak sayılabilecek malzemeler şu şekilde
listelenebilir: Giyotin (kesme makinesi), işkence(pres), dikiş
tezgâhı, biz ve çeşitli dikiş iğneleri, demir gönye, demir cetvel,
çekiç veya tokmak, pergel, deri bıçağı, ip kıskacı, ıstaka, iskarpela,
testere, tahta kalıplar, değişik puntolarda kurşun harfler, yaldız
baskısı için kumpas, deritaşı, zımpara kâğıdından eğeler, boya
paletleri ve kapları, fırçalar, boya serpmek için teller ve sert
fırçalar.
Tutkal, mukavva, kağıt, bez veya deri, karton, şerit, şiraze, iplik,
balmumu, kınnap, tela, yaldızlama için altın varak veya yaldız ise
demirbaş olmayan malzemelerdir.
İşkence yani pres, ciltlenmiş kitabın formunun bozulmaması için onu
sıkıştırmaya yarar. Pres her şeyden önce kitabın kamburasının
bozulmamasını sağlar. Kambura cildin sırtına estetik açıdan güzellik
sağlamak amacıyla verilen yuvarlaklığın adıdır. Çekiç veya tokmak
kambura yapımında kullanılır.
Sırt dikişi yapmadan önce kıl testere ile kitabın sırtına üst, alt ve
ortadan olmak üzere üç oluk açılır ve bu oluklardan “kınnap” denilen
kalınca bir iplik geçirilir. Formaların arasından geçirilen dikiş
ipliği sırttaki oluklarda bulunan kınnaplara dolandırıldıktan sonra
tekrar formanın içine sokulur. Bu hareket sırtta açılan oluk sayısı
kadar tekrar edilir. Bir turdan sonra ikinci formaya geçilir. Bu işlem
son forma bitene kadar sürdürülür. Kınnabın uçları dağıtılır yani
elyaf haline getirilir, tutkallanarak kitabın kapağına teker teker
yapıştırılır. Eskiden ipek iplik, hatta ibrişim kullanılırmış fakat
şimdilerde bu işi yapan ustalar ucuza mal etmek isteyenler için normal
dikiş ipliği kullanmaktalar.
Giyotin, ciltlenmiş kitabın sırt dışında kalan üç tarafının tıraş
edilmesini sağlar. Ciltlenen kitabın kenarlarında tıraş edilecek kadar
payı yoksa sıfır numara zımpara kâğıdı kullanılır. Giyotin kadar temiz
yüzey elde edilemez ama kitabın kenarlarının düzgün ve temiz görünmesi
için bu yöntem kullanılır.
Dikişli cilt: Adından anlaşılacağı üzere formaların birbirine iplik ya
da tel kullanılarak dikilmesi ile yapılmış cilttir.
Saplama cilt: İyi bir ciltçi mecbur kalmadıkça bu yönteme başvurmaz.
Zira iplikle ya da telle yapılan saplama dikiş hem kitabın kullanımını
engeller hem de uzun ömürlü olmaz.
Dikişsiz, ya da yapıştırma cilt: Formaları tutkal kullanarak
yapıştırmak suretiyle yapılır. Bugünkü makine ciltçiliği bu sistemden
yola çıkılarak meydana getirilmiştir. Tek yaprak halinde olan
sayfaların ciltlenmesi için yapıştırmaktan başka çare de yoktur.
Kılavuzlu cilt: Kapakların tek, çift ya da üçlü kılavuzla bezendiği cilttir.
Kordonlu cilt: Forma kınnaplarının kitabın sırtında küçük çıkıntılar
oluşturduğu cilt.
Tam parşömen cilt: Cildin sırt ve kapaklarının aynı tip deri ya da
bezle kaplandığı cilt.
Yarıklı cilt: Forma kınnaplarını geçirmek için yaprakların sırttan
yarıldığı cilt.
Esas malzeme deri ve mukavvadır. Deri ıslatılıp yumuşatıldıktan sonra
el bıçkısı ile kâğıt inceliğinde tıraş edilir. Keçi derisinden yapılan
cilde “sahtiyan cilt”, koyun derisinden yapılana da “meşin cilt”
denir.
Klasik bir cilt dört parçadan ibarettir: Sağ (üst) kapak, sol (alt)
kapak, sertab ve mikleb.
Üst kapak kitabın önünde bulunur ve sırtla alt kapağa bağlanır.
Sertab, mikleb alt kapak arasında kalır. Sertab, kitap kapandığı zaman
sayfaların kenarlarını örten kısım olup alt kapakla birlikte hareket
eder. Miklab ise kitabın sayfaları arasına sokulan ve sertaba bağlı
olan parçadır.
Klasik ciltlerde şiraze elle örülür. Kapak kitap boyutundadır ve
dışarı taşmaz, kitabın sırtı düzdür ve yazı bulunmaz. Süslemeler ise
her iki kapak ile sertab ve mikleb üzerine yapılır. Ciltlerin
bezemeleri genellikle deri üzerine kabartma yapılır ve bazı kısımları
yaldızla boyanır. Kapak üzerinde ortada “şemse” denen oval ya da
yuvarlak süsleme vardır ve bunun uzantılarına “salbek” denir.
Ciltler, kullanılan malzemeye ve kapak süslemelerine göre
adlandırılır. Cildin kenarları deri ve ortası kâğıt, kumaş, ebru ile
kaplanmışsa “çarköşe” veya “ciharguşe cilt” adını alır. Deri üzerine
ipek ya da altın iplikle el işlemesi yapılır. Orta göbek ebru, ipek ya
da atlas kumaşla kaplanırsa “kumaş”, kadife ile kaplanırsa “zerduva”,
altın sırma işlemeli kumaş ile kaplanırsa “zerdüz”, cilt
yaldızlandıktan sonra motifler kalıpla basılmışsa “gömme cilt”, yekşah
denilen aletle motifler çukurlaştırılmışsa “yekşah cilt”, kapağı
üzerine ezilmiş varak altını ile dört dilimli yaprak motifinde
parmaklık tarzında geometrik çizgiler çekilen cilt de “zilbahar” veya
“kafes”, motiflerin üzerinde tek renk deri yerine renkli deriler
kullanılmışsa “mülevven cilt”, kâğıt veya deri dantel gibi oyularak
işlenmişse de “müşebbek şemse cilt” denir. Aynı zamanda “katı’a”
denilen bu süsleme, genellikle cildin iç kapaklarında görülür. Mülemma
şemse ciltte zemin ve motiflerin her ikisi de altın ile süslenir.
“Altın cetvelli” ciltte kapağın etrafına altın bir çerçeve çekilir.
“Zencirekli cilt”te ise bu çerçeveler bir kaç çizgiden oluşmuş ve bu
çizgiler arası altın yaldızlarla bezenmiştir.
Leave A Comment